1 Kasım 2016 Salı

Sabırsızlığın bu kadarı

Acelen nereye diye soracaklara sesleniyorum!! Bilmiyoruuuuum!! :) Yani gerçekten bilmiyorum. Aslında bana kalsa, bütün yıl bu köşede kalabilir bu ağaç, toplamaya gerek yok :) Geçen hafta sonu Defü ve Nil'le kurduk. Erken merken. Geceleri ışıltısını, gündüzleri parıltısını seviyorum bu olayın.
Biri renkli diğeri beyaz ışıklı iki aydınlatma hattı doladım. Geceleri doyamıyorum o titrek ışıkları seyretmeye.
 Yanında, şömine, kitap ve kestane veya duruma göre şömine, kitap ve şarap
Modunuz hangisine daha yakınsa :)
Kitabım, Haruki Murakami'nin 1Q84'ü. 1.200 küsür sayfa. Okuması değil de taşıması zor :) 1.000'leri geçtim. Seviyorum bu adamın tarzını. Her seferinde 'ay acaba nereye varacak dedirten ve hemen hepsinde hiçbir yere varmayan' sıcacık hikayelerin yazarı. Bir kitapta başrol kadın oyuncu mavi elbise giyiyorsa, kargaların ehemmiyetli rolleri varsa, 'metafor' kelimesi 3-5 sayfada bir karşınıza çıkıyorsa, başrol karakteri illede size huzur veriyorsa, herkes arayış içindeyse ve aranan şeyin doğada olduğu mesajı gizliden gizliye size ulaşıyorsa, günümüz toplum şartlarında aykırı kabul edilen tarzda kadın-erkek ilişkileri hakim durumdaysa ve en olmayacak olaylar ille de en olmayacak zamanlarda oluyorsa (mesela esas kızın aylar süren hazırlığı sonucu öldürmeye gittiği cani adamın, 'beni öldürmeye geldiğini biliyorum, lütfen öldür beni' demesi ve tam o sahnede adamın aslında cani olmadığının ortaya çıkması ama kızın yine de adamı öldürmesi gibi) ve kitap bittiğinde çözümlenmemiş tuhaf bir rüyadan uyanmış gibi oluyorsanız, o kitap bir MURAKAMİ kitabıdır :) Ve daha da önemlisi tüm bunlar hoşunuza gidiyorsa, o zaman kulübümüze hoş geldiniz, siz de bir Murakami karakteri olabilirsiniz :)

Neyse, konuyu epey dağıttıysam da durum kısaca böyle. Sonbahar ve kış güzel mevsimler. Eskiden pek mesafeliydim ikisine de. Çok haksızlık etmişim :(

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder