28 Aralık 2016 Çarşamba

2017 projelerim

Yılın son günleri hep böyle oluyor bana. İçimdeki yazma isteği dolup taşıyor. Fırsat buldukça da yazıyorum ufak ufak. Aralık ayı benim için bol keşifli geçti. Yeni şeyler öğrendim, henüz öğrenemediklerimi ise sıraya koydum. Şunu baştan belirteyim. Ben kağıtçıyım. Benim dünyam kağıt. Hatta buralara yeni uğrayan ziyaretçilerim belki bilmezler; bir zamanlar en büyük hayalim olan ana malzemesi kağıt olan yaratıcı fikirler üzerine hazırladığım kitabım 'Kağıttan' 2014'te raflarda yerini almıştı. Kağıtlarımı, birbirinden güzel malzemelerimi bir kenara bırakmış değilim. Diğer taraftan, yeni şeyler öğrenmek enerji veriyor bana. Bir tür zenginleşmek gibi geliyor. Gibisi fazla aslında. Yeni şeyler öğrenmek zenginleşmektir. Nokta. :) Yeter ki ellerim meşgul olsun. Benim için en büyük mutluluk ellerimin meşguliyeti sanırım.
 
Aslında 2017 için aklıma koyduğum ilk uygulama tığ işi hırka yapmaktı ama hızlıca ördüğüm motifler kendiliğinden şal şeklini aldı ve öylece kalmaya karar verdiler. Öyle olunca sizlere burada anlattığım şal 2016'nın en son uygulaması oldu ve tamamlandı. Hemen ardından hırkaya yeniden farklı iplerle tekrar başladım ve üst fotoda gördüğünüz noktaya kadar getirdim. Bunlar ön kanatlar. Fotodan bu yana 3- 5 tane daha yaptım sanırım. Tahminime göre Ocak ayı içinde hırkam tamam olacak. İp Alize Lena Gold. Tığ 3 numara. Dolayısı ile 2017'nin ilk projesine granny square motifli hırka diyebiliriz.
2017'nin ikinci projesi ise bu nakış çalışması olacak. Kitap Suzan Bates'in 'Modern Nakışlar' isimli kitabı. Tuva Yayıncılık'ın yayımladığı ve bana da set olarak hediye ettiği kitaplar arasında idi. Gerçekten çok güzel nakışlar var kitapta. Ben bu modeli seçtim. Solda Suzan Bates tarafından tamamlanmış halinin fotoğrafını görüyorsunuz. Sağda ise grafiği mevcut.
Nakış ipliklerini Pendik Kaplan'dan aldım. Sadece cumartesi günleri gidebiliyorum. O ne kalabalık yarabbi! Sanırsın cumartesi öğle saatlerinde Eminönü yokuşlarındasın. Dirsek dirseğe millet. Ama çok güzel şeyler var. Hafta içi gidebilsem takılırdım uzun uzun (Hafta içi gidebilenler benim yerime de takılsınlar rahat rahat)

2017'nin 3. projesi ise bu tığ işi cüzdan. Kitap yine Tuva Yayıncılıktan çıkan ve Agnieszka Strycharska'nın hazırlamış olduğu 'Modern ve Klasik Tığ İşi Projeleri' isimli kitabı. Metal ağızları ezilmemeyi başarabildiğim bir cumartesi yine Pendik Kaplan'dan almıştım. Ufak ufak başladım. Motifi tam çıkarabilir miyim bilmiyorum. Artık sonuç ne kadar yaklaşık olursa :)
Üstteki yumakları bu projeyi düşünerek almıştım ama biraz kalın kaldılar. Bir sonraki gidişimde muhteşem renklere sahip farklı iplikler buldum. Fotolamamışım, o nedenle paylaşamıyorum ama bu modeli diğer ipliklerle yapacağım.

İşte böyle. 2017 başlarında kısmetse bu 3 proje ile haşır neşir olacağım ve aşama aşama sizlerle paylaşacağım. Düşündükçe heyecan duyuyorum. Önümüzdeki 3 gün içinde tekrar yazamazsam eğer, sizlere güzel bir yeni yıl, sağlıklı ömürler, huzurlu kalpler, kavuşulmuş hayaller diliyorum. Kendinizi sevmeye, neyseniz onu kabullenmeye, hayatı sindirerek yaşamaya gayret edin, edelim. Öpücükler.

26 Aralık 2016 Pazartesi

Yeni yıla yeni kalem kutusu

Geçen hafta Çarşamba ve Perşembe akşamlarının eğlencesi de bu minik kalem kutusu oldu. Mavi ve Kırmızı koton iplik Fibra-Natura marka, Pendik Kaplan'dan aldım. 2 numara tığ kullandım. Tamamı sık iğneden ibaret. Kapağına da bir grannysquare çiçek kondurdum. 35 sıra zincir üzerine istediğim ölçüye getirinceye kadar sığ iğne gidip döndüm. Biri kapağa, biri de ağıza denk gelecek şekilde 2'şer sıra da kırmızı attım.
 Minik ve zarif bir şey olmasına gayret gösterdim. Zaten 2-3 kalem yeterli oluyor çantam için.
  Bıdık

 Kendi yaptığım minnoş defterlerim bile sığıyor içine :) Burada ve burada anlatmıştım size de.
 Arka plan
 Kapak içi
İşte böyle. Kendileri çantamda şimdi. Ben bunu yaparken Defnoş da zincir kolye yaptı kendine tığla ama onu çekmeyi unutmuşum :( Bir sonraki yazım da onu da ekleyeceğim. Şimdilik herkese sevgiler.

Yaşasın grannysquare öğrendim :)

Aslında 2017 hedeflerimden biriydi. Nedir bu grannysquare (büyükanne dörtgeni) diyordum bir süredir. Öğrenmek için sıraya koymuştum. Aralık ortası gibi annemin gelişiyle bir anda hızlandı her şey :) Benim canım annemin bilmediği şey yoktur. Koydum önüne fotoğrafları, hemen oracıkta öğretti bana. Tabi beni asıl gaza getiren şey instagramda ebruzulfikaroğlu ve smilenaworld adıyla göreceğiniz (zaten çoktan görmediyseniz) hesapların hırkaları oldu. Onlar ne güzel şeyler öyle yarabbim! Bayıldım bayıldım! Motifi öğrendikten sonraki gün Pendik'teki Kaplan Tuhafiye'ye gidip birkaç renkte iplik aldım ve 1 hafta 10 gün deli gibi motif ördüm.
 Yan yana, alt alta, üst üste dizip dizip seyrettim yaptıkça
 Bilmeden önce zor görünüyordu. Öğrenince ne kadar kolay olduğunu anladım.
 Ve hırka için etraflarına birer sıra siyah sık iğne çekip birbirine eklemlemeye başladım.
Bu iş acaip etkili bir rehabilitasyon. Herkese öneririm.
Montajlayıp hırkanın alt bölümünü tamamladım diye sevinirken ertesi gün o kısmı şal olarak bir güncük de olsa kullanayım dedim ve günün sonunda bu kısmı şal olarak bırakmaya karar verdim çünkü çok kullanışlı oldu benim için. Nasıl sıcak tutuyor anlatamam. Geçtiğimiz cumartesi ise hırka için sıfırdan tekrar motif örmeye başladım. Bu kısım şal olarak kalacak. Sıfırdan başladığım hırkamı da ilerlettikçe paylaşacağım sizinle. Yılın bu son haftasından iyi haftalar diliyorum sizlere. Selam ve sevgiler.

13 Aralık 2016 Salı

Mini kasnaklara devam

Bu mini kasnakları size ilk defa 26 Temmuz günü burada yazmışım. 2 adet mini kaynak, kumaşı, ipleri ve iğnesiyle Mollie Makes'in Temmuz sayısından çıkmıştı. Birbirinden güzel minik kaktüs nakışlarından hangisini seçsem diye düşünürken ilk olarak yukardaki modeli yapmıştım. Geçen hafta oturup bir modeli daha işledim.
 
Üstte gördüğünüz ikinci model ilkine göre biraz daha kolaydı. Zaten yeni bir hobiye ilk defa
başlarken mümkün olduğunca ufak başlamak, adımları minik minik atmak lazım.


 
Sonra bunu yaptım. Göründüğü üzere son derece basit ve sevimli bir model. Kız kardeşim ölmek üzere olan bir sokak kedisi buldu. Ameliyat ettirdi ve anneliğini üstlendi. Büyük bir aşk yaşıyorlar. Bu kedili işlemeyi ona hediye etmeyi düşünüyorum

(Buradaki 'düşünüyorum', tam karar veremedim, her an vazgeçebilirim anlamında :))
 Kediden sonra hızımı alamayıp bir de minik benek gözlü köpek işlemesi yaptım ama kumaş ve ip renkleri uymadı. Kumaşın beyaz, ipin de kahverengi olması gerekiyordu. Sonra da oturup bol bol foto çektim tabi :) 
Tabi annesi oturur işleme yapar da minik kuşu boş durur mu? Verdim onun da eline bir kasnak :) O da dikiverdi yanımda minik minik.  
Bu da kızımın yaptığı çalışmanın son hali. Ben elimi bile sürmedim. Altına minik bir tarih atıp çerçeve yaptıracağım bunu. Fotosu biraz titrek ama öyle tatlı oldu ki! Bakalım belki 2017'de başka çalışmalar da yaparım. Çok ince bir iş. Sabır ve titizlik istiyor.


1 Aralık 2016 Perşembe

Sarı sonbahardan kara kışa geçerken...

 
Yıllar sonra, 2016 yılının Kasım Aralık aylarını bir soran olursa bana, trafik diyeceğim. Sadece 'trafik'. Yarabbi! Bu nedir? Her akşam trafikzede olarak varıyorum eve. Geçtiğimiz 4 gün eve sırasıyla 2saat 44 dk, 2 saat, 2 saat 35 dk ve 1 saat 40dk'da (dün) vardım. Yani son 4 günde 9 saatimi trafikte geçirdim. Hatta sabahları da ortalama 1,5 saatten sayarsak 15 saat oluyor. Düşünebiliyor musunuz? Acaip bir durum. Allah'tan sabırlı bir insanım da akıl sağlığımı koruyabiliyorum. Geçici olduğunu bilmek rahatlatıyor beni. Dönem dönem deliriyor trafik, sonra normale dönüyor. Yine dönecek. İnşallah.
Onun dışında, bugünün de 1 Aralık olduğunu düşünecek olursak, sanırım en güzel mevsimi arkamızda bıraktık.

 Sarı sonbahar gitti.
 Yerine Flow Dergilerle birlikte kış geldi. Biten aboneliğimi yeniden başlattım.
Meğer ne hissediyor muşum eksikliğini.
Gören de firavun kedisi sanacak. Bir kere de gülün be, bir kere de güzel bakın. Yok :) 2 yaklaşınca kıhlayan, dünya güzeli ama kedi sokulganlığından zerre nasibini almamış ikizlerim bunlar benim :) Yemeğimizi vereceksen ver, vermeyeceksen fazla yüz göz olma haydeee :)

Burada günlerce otursam sıkılmam. Kış mevsimi insanı içe döndüren, yoğunlaştıran, duygulara yaklaştıran bir mevsim aslında.
  Süs kirazı ve sığlanın son yapraklarına elveda diyorduk düdüğümle beraber 
Ayşe Kulin'in yeni kitabı Kanadı Kırık Kuşlar yeni bitti. Cumhuriyet kurulunca Hitler zulmünden kaçıp Türkiye'ye gelen ve bilim getiren insanların hikayelerini roman içinde anlatan bir kitap. Anlatım dili olarak çok etkilenmedim ama merak ettiğim bir konuydu. Tavsiye ederim.  
 Aylardır ilk defa toplayınca bir foto aldım tabi :)

 Çınar yaprakları en sevdiğim. Kağıttan kestim ben de.
 

Bu arada güzel bir de haber aldım. Shenghen'i tam 3 yıllık vermişler bu sefer. Nasıl şaşırdım anlatamam. Her seferinde dünya kadar evrak toplamak zorunda kaldığım vize başvurularından gına gelmişti. Senghen için 3 yıl uğraşmayacağım artık. Düşündükçe mutlu oluyorum ve sağa sola bilet bakıyorum :)

21 Kasım 2016 Pazartesi

Güzel bir atölyede buluşalım mı?

Herkese merhaba. Harika bir hafta dilerim size. Yılı bitirmeden iki güzel atölye haberi vermek istedim. İlki 4 Aralık Pazar günü Bursa Kent Meydanı AVM'de 11:00-14:00 saatleri arasında gerçekleşecek. Yılbaşı ruhunu evlere taşımak üzere gerçek bitkilerden çelenk kapı süsü, ledli kağıt aydınlatma ve kağıttan ağaç süsleri yapacağız. Yanında da bol bol sohbet muhabbet olacak. Eğer katılmak isterseniz cafecraftistanbul@gmail.com adresinden bana yazabilirsiniz. Daha önceki yeni yıl atölyelerime ait fotoğrafları buradan görebilirsiniz. Diğer atölyem ise İstanbul'da gerçekleşecek, onun duyurusunu ayrıca yapacağım. Selam ve sevgiler herkese.

14 Kasım 2016 Pazartesi

Fall in love

Bü-yü-len-dim! Bu mevsim öldürecek beni. Bu yaprakların hali nedir? Limon sarısından kızılın en alevlisine uzanan bir renk cümbüşü. Zaten bu köşe yok mu bu köşe. Hayatımın en anlamlı köşesi. İlkbaharda ayrı bir karnaval, sonbaharda ayrı. Hepsi o iki ağaçtan ötürü; süs kirazı ve genç sığla. Meğer 'bir ağacı olmak' başka bir şeymiş. Yaşadıkça anladım.
8-10 gün öncesiydi. Eve bir gittim ki ortalık böyle. Yapraklarını döken dökene. Kurdum hemen bir köşe kendime. Çok tatlı bir lodos vardı. Severim lodosu zaten. Temiz havayı içime çeke çeke takıldım açık havada.
Kışla birlikte kalın battaniyeler, pufidik minderler ve kuzu postları da çıktı piyasaya haliyle.
Ve mevsimin bir numaralı gözdesi: Nar

Yastığımın felsefesi; 'No need to hurry, no need to sparkie, no need to be anybody but oneself' Ne güzel söylemiş Virginia Woolf; 'Aceleye gerek yok. Kıvılcımlar saçmaya gerek yok. Kendinden başka biri olmaya gerek yok.' Hayatteki en güzel duygu kendin olabilmek ve bununla barışık kalabilmektir.


Şairim. Şiiri bana sevdiren şair.
En sevdiğim şiirlerinden birisi; öyle yalın, öyle güzel, öyle derin anlatım


Ama 'Değil' en sevdiğim şiiri sanırım Orhan Veli'nin. Adı bile ne güzel. Başka hangi şair adı 'Değil' olan bir şiir yazabilirdi ki!

İki fotoğraf çekene kadar hooop 7-8 yaprak daha iniyor aşağı :)

Bu fotoların üzerinden bir 8-10 gün geçti. Şimdi ağaçlar neredeyse çırılçıplak. Bu arada geçen yıl bu zamanlar böyle, böyle ve böyle fotoğraflamışım bu köşeyi. Herkese iyi haftalar.