27 Ekim 2014 Pazartesi

Yeni atölyelerim

Sıradaki iki atölyemin detayları huzurlarınızda. Bu seferki mekan Kadıköy / Secdus. Mekanla ilgili ne söylesem boş. Fazla uzatmadan Alice'in harikalar diyarı diyebilirim burası için. Henüz görmemiş birisi için bu ifade abartı gelebilir ama gidin görün, ondan sonra kararınızı verin. Mekanın sahibi Secda, çok özel çok class bir mekan yaratmış. Tam İstanbul'a yakışır güzellikte, özlediğimiz ama fazla göremediğimiz türde. Benzerlerini ancak Champselysee'de, 5th Avenue'da görebileceğiniz tarzda bir mekan.İmkanınız olursa gidin, o güzel cafe mağazanın tadını çıkarın. Secdus'da ev ve mutfak gereçleri satılıyor. Gerçek tasarım ürünler görmek istiyorsanız, Secdus'daki koleksiyona bir göz atın.

Benim atölyelerim Secdus'un asma katındaki atölye bölümünde 8 Kasım ve 6 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek. Artık detayları biliyorsunuz. Çok keyifli ve renkli bir atölyede kendinize vakit ayırmak, dinlenmek, eğlenmek, sizin gibi düşünüp sizinle ortak ilgi alanları olan birileriyle tanışmak istiyorsanız sizi de beklerim. Soru veya kayıt için cafecraftistanbul@gmail.com adresine yazabilirsiniz.

Secdus'daki tabaklardan bir örnek.  

Bu da bir diğeri... Web sitesinden bizzat incelemek isterseniz www.secdus.com adresinden inceleyebilirsiniz.

Eskiden yeniye

Birkaç hafta önceki Bursa gezimi anlattığım 'Bursa ganimetlerim' başlıklı yazımı hatırlayanlar olacaktır. Üst fotoda gördüğünüz eski tığ işi, dantel ve kaneviçeleri toplamıştım ve hatta bunlarla yaptığım ilk uygulamayı anlatmıştım. Aklımdaki diğer uygulamayı da geçen hafta hayata geçirdim. Açıkcası sonucunu en çok merak ettiklerimden birisiydi ve çok da hoş oldu. Üstteki fotoda sol alt köşede görünen güllü ince uzun yatak kenarı kaneviçe dünya tatlısı bir yastık kılıfına dönüştü.
 
İşte sonuç burada. Kaneviçe işlemeli yatak kenarı ortadan kesildi. kaneviçe sıralar karşı karşıya gelecek şekilde ortadan dikildi. Arkaya gizli bir fermuar yapıldı. Bu arada yatak kenarının ucundan sarkan orjinal dantel de kılıfın etrafını dönen bir fırfır oldu. İşin doğrusu düşündüğümden de güzel oldu bu kılıf. Evde yanımda gezdiriyorum :) Salondaysam salona, craft odamdaysam craft odama, bahçedeysem bahçeye geliyor benimle. Sırtıma değil de görebileceğim bir yere koyuyorum hep. İyi hissediyorum ona baktıkça ve dokundukça. Kalan ganimetlerimle yapılacak başka uygulamalar da var aklımda, yaptıkça hepsini paylaşacağım.

10 Ekim 2014 Cuma

Kasnakistan

 
Geçenlerde bir hobi marketten değişik ebatlarda kasnaklar aldım. Eve gelince sevdiğim kumaşları bu kasnaklara geçirip sabitledim. Uzun zamandır denemek istediğim bir fikirdi. Sonuç da çok hoşuma gitti. Eve giriş holundeki camekanlı alanı biraz renklendirmek için kullanacağım. Bu işlem çok basit. 5-10 dk ancak sürüyor ama sonuç çok güzel. Bu arada merak edenler olursa diye yazayım. El işi cam melekler Letonya'nın başkenti Riga'dan. Geçen sene bir eğitim için gittiğimde, merkez meydandaki el işi standlarının birinden almıştım. Çerçeve içindeki yaprak ise benim için çok özel olan bir piknikten alıp eve getirdiğim bir yaprak. Kurudukça çatlar ve parça parça olup dağılır diyordum ama sapasağlam duruyor hala. En az iki sene oldu herhalde o çerçevenin içine gireli.

 
Bu parıltılı güzellikler de yine bir hobi malzemeleri alışverişimden. Muazzam bir yılbaşı atölyesi planladım. Çok canlı, göz alıcı, pırıl pırıl işler yapacağımız bir atölye olacak. Bunlar da o atölyeye ait minik ipuçları :) İçlerinde en çok da şu makasa vuruldum diyebilirim. Çok zarif, naif. Vee, tam ortadaki püskülü de sol alt köşedeki sim ipinden ben yaptım. Püskülle ilgili farklı bazı uygulamalar da var aklımda. Onu da yapınca paylaşırım. Herkese güzel bir hafta sonu diliyorum. Sevdiklerinizi daha çok sevmeyi ve kendinizi daha çok sevdirmeyi, doğa ile buluşmayı, kitap okumayı, ruhen canlanıp dinlenmeyi, iyi düşünüp iyi hissetmeyi unutmayın. Sevgiler.

Köpük pano

 

Size de oluyor mu? İlham aldığınız bir dergiye bakarken, bir web sitesinde gezinirken veya bir sayfayı incelerken kendinizi kaybedip birden farklı bir ana uyanıyor musunuz? Bana sık sık oluyor. Bilhassa şu Mollie Makes Dergi'yi karıştırırken. Gece herkesin yattığı bir saatti. Defalarca bakındığım sayfalara yatmadan bir kere daha göz atayım dedim ve sayfaları karıştırmaya başladım. Kendime geldiğimde önümde bu vardı :) 'İlham perisinin gelmesi' denen şey varya, o gerçekten var ve o peri gerçekten geliyor :) Bir anda içindeki enerji çalkalanmaya ve içten dışa doğru duvarlarına çarpmaya başlıyor. Sonra istesen de kendine engel olamıyorsun. İşte bu şekilde sakin sakin dergiyi karıştırırken, evin 'atıl köşe'sinde birikmiş ne varsa önüme çekip bunu yaptım. Dergide olan fikirlerden birisi değil ama o an içime doğan birşeyler yapma güdüsü ile ortaya bu çıkmış demek. Kumaşın ütüsü için gereken 10 dk'yı saymazsak 15 dk'lık bir proje. Bilmem ne vesile ile bir köşede duran uzun ince bir köpük vardı.Atmayayım lazım olur diyordum. Falçata ile istediğim ölçülerde (ve elimdeki parça kumaşın ölçülerine göre) küçülttüm. Köpüğü kumaş ile kaplayıp gerdirdikten sonra raptiyeler ile sabitledim ve istediğim gibi dekore ettim. Evde köpük, kumaş ve raptiye varsa siz de deneyin.

Bu arada, en girişte bahsettiğim 'ilham kaynakları' varya, umarım bu blog da sizin için minik bir ilham kaynağı oluyordur zaman zaman :) Sevgiyle kalın.

8 Ekim 2014 Çarşamba

Eski Bursa ve Cumalıkızık

Hani bazı şehirler vardır. Buram buram Osmanlıdır. Başka bir derinlik ve anlam vardır onların yüzlerindeki çizgilerde. Her köşesinde, her ağacında bir görmüş geçirmişlik ve bilge halleri vardır. Özellikle Osmanlı'ya başkentlik yapmış şehirlerde hissedersiniz bunu; mesela İstanbul'da, mesela Edirne'de, ve tabii ki Bursa'da, güzel Bursa'da. Anlam yüklü, tarih yüklü, hatıra yüklü bir şehirdir Bursa. Evliyaların, sultanların ve efsanelerin şehridir. Birkaç gün önce yine Bursa'daydım. Bu kez en eski sokaklarını, mekanlarını gezdim. Biraz da sizin için fotoğrafladım. Bir yönü betona teslim olurken bir yönü ile asırlık çınarlara, görmüş geçirmiş cumbalı evlere ev sahipliği yapıyor Bursa. Bir de sürprizi boldur Bursa'nın... Mesela Tophane'ye ve oradaki Osmangazi, Orhangazi türbelerine şimdiye dek birçok kez gitmeme rağmen üst fotoda gördüğünüz güzelliği ilk defa gördüm. Orhangazi'nin türbesinin zemin süslemesi. Size de Bizans süsleme sanatını çağrıştırmadı mı? Meğer Orhangazi türbesi Bizans dönemi Saint Elie manastırı üzerine inşa edilmiş. Bu nedenle zeminde yer yer bu harika süslemeleri görüyorsunuz.

Tophane'nin meşhur saat kulesi. Birçok şehir gibi Bursa'nın da bir saat kulesi var.  

Tophane'nin eski Osmanlı evlerinden birisi.  

Yeni restore edilmiş bir grup eski ev daha. Hala Tophane bölgesindeyiz.  

Kavaklı Mahallesi Muhtarlığı. Sizi tanımadan sevdim Muhtar Amca :)  


Asırlık güzellikler 

Canım lisem. O zaman Anadolu Lisesi değildi de Süper Lise'ydi. Süper Lise diye bir tür vardı. Belli puanın üstündeki öğrencileri alıp önce sıkı bir ingilizce eğitimi veriliyordu. Canım Ayten Hocam, Serap Hocam, İnci Seçkin Hocam. Üzerimizdeki emekleriniz çok büyük. Hazırlıkta tüm hafta ingilizce görürdük. Sonra o gazla kendimizi Yeşil'e atıp sanki turistmişiz gibi 'How can I go to post office' diye numaradan takılırdık yoldaki insanlara. Onun dışında vaktimin çoğunu ben tek de olsam Yeşil'de geçirirdim. Büyük bir ingilizce aşkı vardı içimde. Camilerin müzelerin çıkışlarında turist grupları bekler, ingilizceyi yeni öğrendiğimi ve pratik yapmak için onlarla konuşmak istediğimi anlatır, özellikle yaşlı tatlı amerikalı çiftlerle sohbete koyulurdum. Sizin ülkede hayat nasıl, Türkiye'ye gelmeye nasıl karar verdiniz, oradaki gençler gerçekten 'Evimiz Hollywood'da dizisindeki gibi rahat mı vb içerikli türlü şekilli sorular sorardım :) Bir tane de aksi-ters bir insan çıkmaz mı? Çıkmadı. Onca sene, onca sohbet ve ayrılık anlarında elime tutuşturulan onca minik hediye. Sular seller gibi hakim olduğum ingilizcemi önce canım öğretmenlerime, sonra Yeşil'e gelen Amerikalı turist teyzelere ve son olarak da yaz kış demeden oralara gidip turist avlayan içimdeki öğrenme aşkına borçluyum :)

 Ve geldik Temenyeri üzerinden Mesken'e uzanan yola. Bizim evimize de yakın bir nokta burası. Şu güzel eski ev satılığa çıkmış. En büyük korkum bunların 'müteahhit zihniyetlerin' ellerine geçmesi. Dili olsa da anlatsa.
 

Omuz omuza 
 
Kozahan'ın içindeki 90 yıllık Ali Erol. Şu camda duran parçalar birer servet değerinde. Bursa'da ev sahibi değil de turist olmaya başladığımdan beri 3 saatliğine bile gitmiş olsam mutlaka uğradığım, sevmediğim Türk Kahvesi'ni seviyormuş gibi içtiğim yegane yer.




CUMALIKIZIK 

Bursa fotolarını yukarda bırakıp hızla Cumalıkızık fotolarına geçiyoruz şimdi. Cumalıkızık Bursa'nın sayısız diziye ev sahipliği yapmış koruma altındaki köylerinden birisi. Köy meydanında sıra sıra tonton yüzlü nineler, bilimum reçel kavanozları, geleneksel el işi standları ve tahta-ahşap ürünler satan tezgahlar var.

Cumalıkızık'ın evleri çok eski ve çok güzel. Bu mimari yapıyı bozan beton kondurmalar yok neyseki ama bu güzelim eski evleri de neden böyle cart renklere boyarlar anlamak imkansız. Yine de asma ile evin aşkı görmeye değer.

Şu kapının güzelliği nasıl birşey. Bunlar nasıl korunacak? 


Devrilmeye yüz tutmuş koca çınar! Bir ah çeksem karşıki dağlar yıkılır diyorsun değil mi?  





Bundan daha rahat bir kıyafet varsa beri gelsin :)
 

İşte böyle. Birkaç fotoğraf ile Bursa ve Cumalıkızık ne kadar anlatılabilirse o kadar anlatmaya çalıştım size. Çok güzel değerlerimiz, çok güzel bir kültürümüz, coğrafyamız ve insanlarımız var. Keşke layıkıyla korunabilse hepsi. Keşke bizim çocuklarımız da 20 sene sonra gittiklerinde aynı güzellikleri görebilseler böyle yerli yerinde. Kimbilir!
 
 


7 Ekim 2014 Salı

Bursa ganimetleri

Bursa'ya her gidişim madden ve manen büyük bir doyum oluyor benim için. Bambaşka bir güzelliği olan bir şehir Bursa. Anlatacak çok hikayesi ve insana katacak çok değeri var. Başka bir yazı yazacağım bu konuda. Bugün son gününü sürmekte olduğumuz Kurban Bayramı tatili için yine Bursa'daydık. Gezdik tozduk, şehri içimize çektik ve döndük. Dönmeden önce de çok güzel şeyler topladık. Cumalıkızık gezisinde asırlık danteller, kaneviçeler, iğne oyaları, tığ işleri buldum. Büyük bir heyecanla aldım bu gördüklerinizi. Eve gelince annemin sandığından çıkanlarla birleştirdik. Bir dünya fikir var aklımda bunlarla ilgili. Bugün ufak bir ısınma uygulaması yaptım en basidinden. Bakalım ilerleyen günlerde ortaya neler çıkacak. Hepsini paylaşacağım sizlerle. Aslında bunlardan başka ganimetlerim de var ama onlar başka bir yazıya :) Bu arada, Türk kadınının, anneannelerimizin, babaannelerimizin ellerinden çıkma bu güzellikler için bir müze kurulmalı. Bunlar bir şekilde yaşatılmalı.

Bugünkü uygulamada bu en minik yuvarlak danteli kullandım ve bir kitap ayracı yaptım. Fotodaki görüntüden anlaşılıyor mu bilemiyorum ama ufak bir kolalama işlemi yaptığım için kaskatı. Birer ölçek nişasta ve su karışımına atın, karışımı iyice yedirdikten sonra çıkarın ve ütüleyin. Sonuç kusursuz bir form.
 

Kolalama işleminden sonra, yine Bursa'dan aldığım ipek böceği kozasını iki ucundan delerek, mini sedef boncuklu zinciri geçirdim. Bir tahta boncuğu en başa sabitleyerek zincirin ucuna bir düğüm attım. Böylece kitap ayracım tamam oldu.


 İpek böceği kozası fotoğrafta gördüğünüz gibi dışarı sarkacak.
 
Bu arada koza üzerine eklediğim minik gold kuru kafa detayını da size ayrı bir fotoğrafla göstermek istedim :) Bu tek parça dantelden ortaya çıkan sonuç bu. Aklımda başka fikirler de var. Daha sonraki uygulamaları da ayrıca paylaşacağım :) İyi bayramlar sizlere.
 

3 Ekim 2014 Cuma

Hediye Paketleme

Birşey söyleyeyim mi size. Ben hediyeden çok paketine bakanlardanım. Hediye zaten çoğunlukla hazır alınan birşey ama paketi kişiselleştirmek bizim elimizde. Her evde olan malzemelerle çok şirin, yaratıcı ve sürprizli hediye paketleri hazırlayabilirsiniz. Bu konuya zaten kitabım 'Kağıttan'da da bir bölüm ayırdım ve en çok beğendiğim evde paketleme fikirlerine yer verdim. Malum bayrama giriyoruz, arkası yılbaşı. Bol bol hediyeleşme zamanı. Benim yaptıklarım belki size de ilham verebilir düşüncesi ile bu bayram için hazırladığım hediyelerin paketlerini paylaşıyorum. En akla gelmeyen malzemelerle minik güzel detaylar yaratmak mümkün.
 
Özel paketler için yüksek bütçelere, sofistike malzemelere, bulunmaz hint kumaşlarına ihtiyaç yok. Yeri geldiğinde bir tutam lavanta, yaprak, minik bir leylandi dalı bile çok değerli bir paket aksesuarı olabilir. Bunları kağıdınızla uyumlu bir desenli bantla paketinize yapıştırabilirsiniz.

Ve şu minik kese kağıtları. Hep söylediğim gibi, bunlarla yapılabileceklerin sınırı yok. İşte size kawaii yüzlü bir paket. Bayılıyorum kawaiilere. Bu yöntem, minik bir çizim denemesi yapmak için de bir fırsat. Paketleme aşamalarında evinizdeki birçok şeyi kullanabilirsiniz. Mesela ben burada yarım ceviz kabuğunu gold sim ile kaplayarak yapıştırdım. Doğal da kullanılabilir.

Pastel renkler, soft tonlar hiç vazgeçemediklerimiz. Seçimlerinizde renk uyumları ve desen geçişleri ile harikalar yaratabilirsiniz. Burada puantiye ile diagonal desenleri bir arada kullandım ve sonuçtan memnun kaldım. Minik bir kurdele, bir Teddy Bear sticker ile hareket kattım. Ve tabii uçan melek damgamla da hediyemin not kartına ufak bir desen ekledim. Damgalar bence hediye paketlerinin, not kartlarının vazgeçilmezleri.

İşte en sevdiğim, en güzel, en doğal malzeme. Evimde bol bol var. Her boy, her aşamada kozalak evimin dört bir köşesini süslüyor. Kimi zaman naturel kullanıyorum, kimi zaman işleme tabi tutuyorum. Burada da siyah paket kağıdı üzerinde kozalak tercih ettim. Vintage sticker ve canlandırmak için pembe çerçeve ekledim.

En akla gelmeyecek malzemeler bile hediye paketinize büyük farklılık katabilir demiştik yukarda. İşte bizim evin mutfağından bir malzeme :) Henüz kullanılmamış bir süngeri biraz küçülterek ortasından bağladım, fiyonk haline getirdim ve yapıştırdım. Zaten bence en güzeli bu tarz sürprizli malzemeler ile farklılıklar yakalamak. Ama işin aslı şu ki, bu paketler bana gelse açmaya kıyamaz böylece saklardım :) Siz de ilk fırsatta hediyelerinizi evde ve elde paketlemeyi deneyin. Mutluluk hormonu tüm bünyenize yayılacak :)