16 Haziran 2013 Pazar

Türk kahvesi / Turkish coffee

Türk kahvesi... Arkadaşlarımın benim uzaylı olduğumu düşünme sebeplerinden bir tanesi. Tutkunu, müptelası çoktur bu kahvenin. Ben ise bir sene öncesine kadar bir fincanı bitirebilmiş değildim. Son bir senedir de, evet tadını hala sevmiyorum, ama hafta sonları kahvaltıdan sonra birer fincan içiyorum. Herkesin bayıldığı çikolata, tatlı, şekerleme, pasta, baklava vb gıdaları nasıl sevmiyorsam ve yiyemiyorsam Türk kahvesini de öyle içemiyorum ama bu kahvenin yine de benim için ayrı bir tarafı var. Tadını sevmediğim halde ritüelini yaşamayı seviyorum; pişirme, tepsideki su bardaklı sunum (mümkünse ayaklı su bardağı olmalı), yanında minicik bir vazo içinde ufak bir çiçek, incecik kulpundan tutarak minik minik yudumlama ve o dakikalarda ayaklarını uzatıp oturarak hiçbirşey düşünmeme, hiçbirşey yapmama hali. İşte busunu seviyorum Türk kahvesinin. Başka hiçbir ritüel bu imkanı vermiyor bana. Çok kısa ama bir yönüyle çok doyurucu anlar bunlar. Kendimle başbaşa kaldığım ve hiçbir şey düşünmediğim dakikaların mimarı olduğu için, tadını olmasa bile, ritüelini yaşamayı seviyorum.
--
Turkish coffee... One of the reasons that my friends think of me as an alien. There are lots of people who are addicted to that. I did not even drink one whole cup until one year ago. Since then, I still do not like the taste, but I drink it after weekend breakfasts. Unlike many others, I do not like chocolate, candies, all kinds of cakes/deserts and baklava; and Turkish coffee is also included to that list. But on the other hand, there is something special with it, for me. I like the rituel of Turkish coffee; cooking, presentation on the tray with water and a little flower in a tiny vase, holding little handles of the tiny cup, having little sups etc... Moments of not thinking and doing anything; that's the thing I like with Turkish coffee. Ayway, please try to taste it if you ever come to Turkey. You may be one of the addicts like many others.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder